ÇEVRE VE TEKNOLOJİ
ÇEVRE VE TEKNOLOJİ
İnsanoğlunun yaşamını kolaylaştırmak için fabrikalarında ürettiği bu ürünler gerek üretim aşamasında, gerekse üretim sonrası kullanımlarında çevreye çeşitli atık maddeler bırakmaktadırlar. Yemek atıkları, dışkı, kağıt, plastik, cam parçaları, deterjan ve petrol atıkları, asitler, karbondioksit gazları kirliliğe neden olmakta, çevrenin doğal dengesini bozmaktadırlar. Her canlı beslenme, barınma, çoğalma gibi temel ihtiyaçlarını doğayla ve başka canlılarla paylaşırlar. Doğada yer alan tüm hayvan türleri, bitkiler ve cansız varlıklar dengeli bir uyum içinde yaşarlar. Ancak dışarıdan bir müdahale sonucu bu doğal denge bozulabilmekte ve bunun sonucunda çevre sorunları ortaya çıkmaktadır.
Ülkelerin kalkınmaları, çağı yakalaması, bilgi çağına geçmesi ancak bilgi toplumu olmasıyla mümkündür. İnsanoğlunun önüne her gün yeni bir buluşun ürünü sunulmakta ve bunları kullanması istenilmektedir. Uydu teknolojisi, nükleer teknoloji dünyayı küçültmüş, iletişim teknolojisi sayesinde kıtalar arasıdaki sınırlar adeta yok olmuştur. Hızlı gelişen bu teknoloji ise beraberinde çevre sorunlarını getirmiştir.
Sağlıksız ve doğal dengesi bozulmuş bir çevre, başta insan sağlığını ve diğer canlıları etkilemektedir. Sanayi kuruluşların bacasından çıkan duman ve motorlu taşıtların egzozundan atılan zararlı ve zehirli gazlar hava kirliliğine yol açmakta, çevrede önemli ölçüde gürültü yaratarak insanın solunum ve sinir sistemini bozmaktadırlar. Asit yağmurları; havayı, suyu ve toprağı etkilemekte, ağacı, yeşili ve ormanı yok etmektedirler. Akarsulara, deniz ve göllere bırakılan atıklar ise suyun kalitesini bozarak, suda yaşayan canlıların yaşamını olumsuz yönde etkilemekte, bu yollarla mikroplu ve zehirli maddeler insan vücuduna geçmektedir. Teknoloji ürünü cihaz ve sistemlerin yaymış olduğu radyasyon ve şu an için bilinmeyen olumsuz etkileşimler sonucu, ileride gerek insan vücudunda, gerekse doğal dengede ne gibi tahribat yapacağı merak konusudur.
Teknolojinin bu çarpıcı gelişimi insan oğlunun yaşamını kolaylaştırmakta çevreye duyarsız yaklaşımlar ise; doğal dengeden, insan sağlığından ve ömründen kayıplar vermektedir. İşletmeler insan yararına sundukları bu ürünlerini, çalışma alanları hangi boyutta olursa olsun çevre kirlenmesine yol açmayacak ve gerekli önlemleri alarak yapmalıdırlar. Geride yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için bizlerinde yapabileceği şeyler olduğu gibi en büyük sorumluluk eğitim kurumlarına ve politikacılara düşmektedir. Günlük çıkar ilişkileri içerisindeki yaklaşımlar doğal dengede tahribat yaparak gelecek nesilleri tehlike altına almaktadır. Bugün Dünya, teknolojiden ödün vermeden gelecek nesillere sağlıklı bir çevre ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmenin paniği ile karşı karşıyadır. Bu panik, çevre sorunlarının sosyal sorumluluk açısından ele alınma sürecini hızlandırmıştır. İşletmeler ürettikleri ürün ne olursa olsun, yaptıkları faaliyetlerinde kendi çıkarları yanında, bir bütün olarak toplumun çıkarlarını da korumak ve gözetmek , bu duyarlılığı her zaman göstermek zorundadırlar. Çünkü bizler bu çevreyi atalarımızdan ödünç aldık, gelecek nesillere de güzel bir Dünya bırakmalıyız. Birlikte yaşadığımız bu Dünya hepimizin…
İnsanoğlunun yaşamını kolaylaştırmak için fabrikalarında ürettiği bu ürünler gerek üretim aşamasında, gerekse üretim sonrası kullanımlarında çevreye çeşitli atık maddeler bırakmaktadırlar. Yemek atıkları, dışkı, kağıt, plastik, cam parçaları, deterjan ve petrol atıkları, asitler, karbondioksit gazları kirliliğe neden olmakta, çevrenin doğal dengesini bozmaktadırlar. Her canlı beslenme, barınma, çoğalma gibi temel ihtiyaçlarını doğayla ve başka canlılarla paylaşırlar. Doğada yer alan tüm hayvan türleri, bitkiler ve cansız varlıklar dengeli bir uyum içinde yaşarlar. Ancak dışarıdan bir müdahale sonucu bu doğal denge bozulabilmekte ve bunun sonucunda çevre sorunları ortaya çıkmaktadır.
Ülkelerin kalkınmaları, çağı yakalaması, bilgi çağına geçmesi ancak bilgi toplumu olmasıyla mümkündür. İnsanoğlunun önüne her gün yeni bir buluşun ürünü sunulmakta ve bunları kullanması istenilmektedir. Uydu teknolojisi, nükleer teknoloji dünyayı küçültmüş, iletişim teknolojisi sayesinde kıtalar arasıdaki sınırlar adeta yok olmuştur. Hızlı gelişen bu teknoloji ise beraberinde çevre sorunlarını getirmiştir.
Sağlıksız ve doğal dengesi bozulmuş bir çevre, başta insan sağlığını ve diğer canlıları etkilemektedir. Sanayi kuruluşların bacasından çıkan duman ve motorlu taşıtların egzozundan atılan zararlı ve zehirli gazlar hava kirliliğine yol açmakta, çevrede önemli ölçüde gürültü yaratarak insanın solunum ve sinir sistemini bozmaktadırlar. Asit yağmurları; havayı, suyu ve toprağı etkilemekte, ağacı, yeşili ve ormanı yok etmektedirler. Akarsulara, deniz ve göllere bırakılan atıklar ise suyun kalitesini bozarak, suda yaşayan canlıların yaşamını olumsuz yönde etkilemekte, bu yollarla mikroplu ve zehirli maddeler insan vücuduna geçmektedir. Teknoloji ürünü cihaz ve sistemlerin yaymış olduğu radyasyon ve şu an için bilinmeyen olumsuz etkileşimler sonucu, ileride gerek insan vücudunda, gerekse doğal dengede ne gibi tahribat yapacağı merak konusudur.
Teknolojinin bu çarpıcı gelişimi insan oğlunun yaşamını kolaylaştırmakta çevreye duyarsız yaklaşımlar ise; doğal dengeden, insan sağlığından ve ömründen kayıplar vermektedir. İşletmeler insan yararına sundukları bu ürünlerini, çalışma alanları hangi boyutta olursa olsun çevre kirlenmesine yol açmayacak ve gerekli önlemleri alarak yapmalıdırlar. Geride yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için bizlerinde yapabileceği şeyler olduğu gibi en büyük sorumluluk eğitim kurumlarına ve politikacılara düşmektedir. Günlük çıkar ilişkileri içerisindeki yaklaşımlar doğal dengede tahribat yaparak gelecek nesilleri tehlike altına almaktadır. Bugün Dünya, teknolojiden ödün vermeden gelecek nesillere sağlıklı bir çevre ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmenin paniği ile karşı karşıyadır. Bu panik, çevre sorunlarının sosyal sorumluluk açısından ele alınma sürecini hızlandırmıştır. İşletmeler ürettikleri ürün ne olursa olsun, yaptıkları faaliyetlerinde kendi çıkarları yanında, bir bütün olarak toplumun çıkarlarını da korumak ve gözetmek , bu duyarlılığı her zaman göstermek zorundadırlar. Çünkü bizler bu çevreyi atalarımızdan ödünç aldık, gelecek nesillere de güzel bir Dünya bırakmalıyız. Birlikte yaşadığımız bu Dünya hepimizin…