Az Gelişmişlik Kavramı ve Tanımı Nedir? Ne Demek? Ne Anlamak Gerekir?

Az Gelişmişlik Kavramı ve Tanımı Nedir? Ne Demek? Ne Anlamak Gerekir?



Gelişmiş ülkeler ticaret hacminin geniş olduğu, ileri teknoloji transferinin artığı, finans piyasalarının genişlediği, kalifiyeli işgücünün yeterli düzeyde olduğu, sermaye akısının düzenli olduğu, siyasal kültürün yerleştiği ülkelerdir. Azgelişmişlik olgusu gelişmesini tamamlayamamış ülkelerin içinde bulundukları durumu anlatır.

Azgelişmişliği ölçümlemede ilk olarak ülkelerin gelişme sıralamasındaki yerini saptamakta kullanılan parasal ve parasal olmayan ölçütler olmak üzere iki grupta toplayabiliriz. Parasal ölçütler; toplam GSMH ve kişi başına düşen GSMH’ dır. Parasal olmayan ölçütler ise, fiziksel tüketim düzeylerini gösteren endeksler, elektrik enerjisi üretim ve tüketimi, çimento üretim ve tüketimi, petrokimya ürünleri üretim ve tüketimi sayılabilir. İkinci olarak kaynak kullanımı durumuna göre azgelişmişliğin ölçülmesinde ise, kaynak kullanım oranı ve potansiyel artık kavramı kullanılmaktadır. Son olarak, toplumsal ve bireysel temel ihtiyaçların karşılanmasına göre yapılan ölçümlemede İnsanların beslenme, sağlık, konut, eğitim v.b. ihtiyaçlarının karşılanmasında minimum bir düzey belirlenmektedir.

Azgelişmiş ülkeler geniş bir alana yayılmışlardır. Latin Amerika, Afrika, Ortadoğu, Güney ve Doğu Asya, Japonya ve Güney Kore hariç Uzak Doğu ülkeleri azgelişmiş ülkeler arasında yer almaktadır. Bu kadar geniş alana yayılmış olup, kendi aralarında türdeş değildir. Aynı eksen de hareket etmeseler de maruz kaldıkları sorun aynıdır. Dış borçlanma, kredi, müdahale kıskacında kalan azgelişmiş ülkeler bu şekilde gelişme yolunda ilerlemektedirler.Bilgi toplumuna geçen küresel dünyada ülkelerin dörtte üçünü azgelişmiş ülkeler oluşturmaktadır. Az gelişmiş ülkeler kalkınmalarını yalnızca altyapı yatırımlarına ve fiziki sermayeye ağırlık vererek değil, aynı zamanda beşeri sermaye içinde gerekli yatırımları yaparak teknoloji üreten ülke konumuna gelerek sağlayabileceklerdir.Bugün dünyadaki ülkelerin büyük bölümü azgelişmiş veya benzer anlamda, gelişmekte olan ülke şeklinde tanımlanmaktadır.“Azgelişmişlik” tanım gereği “gelişmişlik”in karşıtıdır.

Azgelişmiş ülkeler de, aralarındaki bütün farklara karşın, gelişmiş ülkelerin temel özelliklerinin tamamını taşımama aydasıyla, aynı kavram altında toplanırlar. Gelişmiş ülkeler sanayileşmiş, teknoloji üreten, nüfusunun tamamına yakını kentlerde yaşayan, eğitilmiş insan gücüne sahip, teknik ve sosyal altyapısı tamamlanmış, yüksek gelirli, güçlü firmaları olan, kapitalist ülkelerdir. Azgelişmiş ülkeler bu özelliklerin çoğundan ya da tümünden yoksun olan ülkelerdir. Bu ülkeler, kendi iç ekonomilerini düzene sokamayan ve nüfuslarına yeterli bir standardı sağlayamayan ülkelerdir.Kişi başına milli gelirleri ele alındığında, 2008 yılında 524$ gibi çok düşük bir ortalama değer vermişlerdir.Günde ortalama olarak 2$’ dan az bir harcama yapabilen, karnını doyurabilmekten bile çok uzak, 15-64 yaş arası nüfusun %35’i okuryazar olmayan toplumların yaşadığı bu ülkelerin mevcut ekonomileri de dış darbelere ya da doğal afetlere karşı zayıf bir durumdadır.