DOĞAL KAYNAKLARIN ÇEVRESEL ETKİLERİ YER ALTI SUYUNUN KULLANILMASININ ÇEVRESEL SONUÇLARI LİSE 11.SINIF COĞRAFYA KİTABI LİSE 3.SINIF
A. DOĞAL KAYNAKLARIN ÇEVRESEL ETKİLERİ YER ALTI SUYUNUN KULLANILMASININ ÇEVRESEL SONUÇLARI LİSE 11.SINIF COĞRAFYA KİTABI LİSE 3.SINIF
5.Yer Altı Suyunun Kullanılmasının Çevresel Sonuçları
Dünyanın çeşitli yerlerinde insanlar yer altı suları çeşitli amaçlar için
kullanmaktadır. Bunun uzun vadede iki önemli sonucu ortaya çıkar: Birincisi su
tablası seviyesinin azalması, ikincisi ise kıyı kesimlerinde tatlı suyun tuzlu
suyla yer değiştirmesidir. Yer altı sularının kullanımının çevresel sonuçları
arasında yerin çökmesi ve toprağın tuzlanması da yer alır.
Yurdumuzdaki Konya Havzası'nda da yağışların azalması, sıcaklık ve bilinçsizce
su tüketimi sonucunda büyük bir çevre felaketiyle karşılaşılmaktadır. Havza
içinde yer alan göller ve akarsuların kurumasıyla yer altı suları giderek
azalmaktadır. Yer altı su seviyesinin düşmesi sonucu Tuz Gölü'nden ovaya doğru
su girişi olacak ve bunun sonucunda tarım alanlarında çoraklaşma yaşanacaktır.
Ayrıca yer altı sularının aşırı çekilmesi burada obruk oluşumunu hızlandırarak
Türkiye'nin en büyük ovasını delik deşik hâle getirecektir.
Yer altı suyu kullanımındaki mekânsal etkiler, ülkelerin aldığı tedbirlere göre
değişiklik göstermektedir.
Dünyanın önemli şehirlerinden biri olan Mexico City, kurumuş göl tabanı üzerine
kurulmuştur .Bu şehir, 1940-1985 yılları arasında yedi metreden fazla çökmüş
,günümüzde de yılda 5 ile 40 cm arası çökmeye devam etmektedir. Bunun en önemli
nedeni kurulduğu yapısal alanın özelliği ve yer altı sularının yüzlerce kuyudan
aşırı derecede çekilmesidir.
İsrail'in Telaviv şehrinde yer altı suyu seviyesinin azalmasıyla 60 km2 kadar
bir alanda su seviyesinin deniz seviyesi altına inmesi ve deniz suyunun yer altı
suyuna karışması ciddi bir sorun oluşturmuştu.1960'ların ortalarında havzalar
arası su transferi ile 8 km uzunluğunda bir dizi kuyuya tatlı su enjekte
edilerek kıyı boyunca tatlı su bariyeri oluşturulması, aşırı çekimle boşalan
akiferin dolmasına yardımcı oldu. 1969'da durum normale döndü. Aynı sorun kıyı
boyunca uzanan kuyularda yeniden ortaya çıkınca birkaç yıl içinde kıyılardaki
kuyuların % 20'sini kapatma kararı alındı. Böylece çok önemli bir sorun önlenmiş
oldu.
5.Yer Altı Suyunun Kullanılmasının Çevresel Sonuçları
Dünyanın çeşitli yerlerinde insanlar yer altı suları çeşitli amaçlar için
kullanmaktadır. Bunun uzun vadede iki önemli sonucu ortaya çıkar: Birincisi su
tablası seviyesinin azalması, ikincisi ise kıyı kesimlerinde tatlı suyun tuzlu
suyla yer değiştirmesidir. Yer altı sularının kullanımının çevresel sonuçları
arasında yerin çökmesi ve toprağın tuzlanması da yer alır.
Yurdumuzdaki Konya Havzası'nda da yağışların azalması, sıcaklık ve bilinçsizce
su tüketimi sonucunda büyük bir çevre felaketiyle karşılaşılmaktadır. Havza
içinde yer alan göller ve akarsuların kurumasıyla yer altı suları giderek
azalmaktadır. Yer altı su seviyesinin düşmesi sonucu Tuz Gölü'nden ovaya doğru
su girişi olacak ve bunun sonucunda tarım alanlarında çoraklaşma yaşanacaktır.
Ayrıca yer altı sularının aşırı çekilmesi burada obruk oluşumunu hızlandırarak
Türkiye'nin en büyük ovasını delik deşik hâle getirecektir.
Yer altı suyu kullanımındaki mekânsal etkiler, ülkelerin aldığı tedbirlere göre
değişiklik göstermektedir.
Dünyanın önemli şehirlerinden biri olan Mexico City, kurumuş göl tabanı üzerine
kurulmuştur .Bu şehir, 1940-1985 yılları arasında yedi metreden fazla çökmüş
,günümüzde de yılda 5 ile 40 cm arası çökmeye devam etmektedir. Bunun en önemli
nedeni kurulduğu yapısal alanın özelliği ve yer altı sularının yüzlerce kuyudan
aşırı derecede çekilmesidir.
İsrail'in Telaviv şehrinde yer altı suyu seviyesinin azalmasıyla 60 km2 kadar
bir alanda su seviyesinin deniz seviyesi altına inmesi ve deniz suyunun yer altı
suyuna karışması ciddi bir sorun oluşturmuştu.1960'ların ortalarında havzalar
arası su transferi ile 8 km uzunluğunda bir dizi kuyuya tatlı su enjekte
edilerek kıyı boyunca tatlı su bariyeri oluşturulması, aşırı çekimle boşalan
akiferin dolmasına yardımcı oldu. 1969'da durum normale döndü. Aynı sorun kıyı
boyunca uzanan kuyularda yeniden ortaya çıkınca birkaç yıl içinde kıyılardaki
kuyuların % 20'sini kapatma kararı alındı. Böylece çok önemli bir sorun önlenmiş
oldu.