Girdaba kapılmadan, sele /Corona'ya/ yakalanmadan!

Girdaba kapılmadan, sele /Corona'ya/ yakalanmadan!







2020’nin başlarında, Corona
Virüs’ün ülkemizde henüz görülmediği günlerde, pek çok sanatsal etkinliğe
katılmış, uzun zamandır adım atmadığımız Beyoğlu’na da bu vesileyle ardı ardına gider olmuştuk. Ben de “Beyoğlu’nda Sanat Mekanlarına Yolculuk” serisiyle;  ziyaret ettiğim sanat galerilerindeki, sergi
ve fuarlardan bahsediyordum blogumda. Ta ki Covid_19 ülke gündemine bomba gibi
düşünceye
Bugünler de geçecek!

Bugünler de geçecek!





EŞİKTEYİZ! demiştim, yaklaşık 2 hafta önceki instagram paylaşımımda;

Tek bir virüsle hayat bize nasıl
da "dur" dedi! Tek bir virüsle, dünyanın en çağdaş, en ileri!
ülkeleri nasıl da yetersiz ve çaresiz birer birer düşüverdi. Daha çok beton,
daha çok eşya, daha çok şu bu...derken lüks yaşamlar adına, doymak bilmeyen bir
arsızlıkla; nehirleri kirleten, ormanları yakıp yıkan, havayı, suyu
Geçen yılın ardından...

Geçen yılın ardından...



2018'den 2019'a izler ve yansımalar
Yıllar ne çabuk geçiyor. ‘Zaman’ derseniz, o en büyük
sermayemiz. Ve biz, her geçen gün sermayemizi tüketiyoruz. Yazarın söylediği gibi; "Zaman hayatın sayfalarıydı. Okunduğu anda silinip giden satırlardı ömür."*


Koskoca bir yılı devirdik
ve yeni bir yıla daha “merhaba” dedik. Sanki dün gibi kutladığımız onca yıl, ne
çabuk akıp geçti hayatımızdan!. Kimi
Zamanla yarışmak mı! yoksa?

Zamanla yarışmak mı! yoksa?







Zamanla yarışıyoruz adeta. Yetmiyor, bitmiyor, çabuk geçiyor derken... Gelmez dediğimiz günler göz açıp kapayıncaya kadar geliyor, bitmez dediklerimiz bitiyor!. Tüketiyoruz her şeyi. Zamana yenik düşmeyen var mıdır bu hayatta!. Ancak insan, yaşadıkça hayatı, zamanla öğreniyor; nelere öncelik vermesi gerektiğini. Çünkü bazen, özellikle beşeri ilişkilerde onca özene, verdiği değere karşılık,
Hoş Geldin Sonbahar

Hoş Geldin Sonbahar









Geldi yine bir sonbahar, sessiz sedasız. "Ne çabuk geçti yaz? ne çabuk geçti kış?" derken... yazlar, kışlar ardı ardına diziliyor, ömürler geçiyor hiç anlamadan. Bir koşuşturmaca, bir curcunadır akıp gidiyor zaman.


"Yaz mı? kış mı? yoksa ilk, ya da sonbahar mı?" derseniz, ben her iki bahar mevsimini, diğer mevsimlere göre daha çok severim. 'İlkbahar' bir tazelik, bir uyanış hali iken, '
"Savaş Sanatı" kitabından yaşama dair...

"Savaş Sanatı" kitabından yaşama dair...







Zor günlerin içinden geçerken, yaşadığımız endişe ve korkular, bilinmezliğe doğru sürüklenişimiz ve en kötüsü de çaresizce olup bitenleri seyretmek sizi bilmem ama inanın, benim kalbimi acıtıyor artık! Hatta zaman zaman nefes alamayacak kadar kendimi boğulmuş ve huzursuz hissediyorum! hele ki hava böylesine puslu ve kasvetli olunca!. Ne, yağmur şöyle bardaktan boşalırcasına yağıyor, ne de
Artık esaslı bir şekilde baharı yaşasak diyorum!

Artık esaslı bir şekilde baharı yaşasak diyorum!










Bir yanımız yara bere içinde alabildiğine ayaz ve karanlık bir yanımız ise baharı yaşamak coşkusu içinde, gelincik tarlalarına koşmak arzusu ile yanıp tutuşmakta!. Bahar geldi, mevsimler geçit vermeksizin kendi rutin döngüsünü tamamlamakla meşgul, peki ya hayatın seyri? gerçekler !.. 

Bize baharı müjdeleyen ağaçlar pıtır pıtır çiçek açtı, doğa yemyeşil örtüsünü yaydı, kuşlar cıvıl cıvıl
Lezzetin sırrı!.

Lezzetin sırrı!.








Dünya durmaksızın dönüyor. Günler, aylar, yıllar derken zaman hızla akıp gidiyor. 

İlkel çağlardan, günümüz modern
çağa gelinceye kadar insanın evrimi ile geçirdiği değişim, dönüşüm ve gelişim süreci de olanca hızıyla yol aldı. Bu süreçler içinde yaşam kültüründe de inanılmaz
değişimler yaşandı. Modern çağ, gelişen
teknoloji ile birlikte insanın hayatını fazlasıyla kolaylaştırdı,
Yıl biter umut bitmez! Memleketimden insan manzaraları...

Yıl biter umut bitmez! Memleketimden insan manzaraları...






Pek yakında, yeni bir yıla daha ‘merhaba’ diyeceğiz. Yeni
yılı güzel ve mutlu duygularla karşılamak üzere, şimdiden bazı iş yerleri,  cadde ve sokaklar aydınlatılmış. AVM.’ler  ise şıkır şıkır, Noel babalı,
geyikli, süslü çam ağaçlarıyla donatılmış bir halde göz kamaştıran pırıltılı bir dünyayı
gözlerimizin önüne sermiş bulunmakta. 




Kimileri, yeni yılı bir kayak merkezinde geçirmek
üzere
Doğayla Barış *

Doğayla Barış *








“Dünyayı esirgemek için aramızdaki barışa ve kendimizi esirgemek için de dünya ile barışa karar vermek zorundayız.”



Çağdaş Fransız düşünürü, Michel Serres’ in çarpıcı bir şekilde ifade ettiği gibi, üzerinde yaşadığımız dünyayı böylesine talan ederken -aslında bizzat kendimizi yok etmeye mahkum ettiğimizin bilincine varmadığımız sürece- onu ölüme terk etmekten başka bir şey yapmış