Bugünlerde yeniden Hayyam’ı okumak...

Bugünlerde yeniden Hayyam’ı okumak...







Girdaba kapılmadan, sele tutulmadan aklı ve ruhu kendi
rotasına çekmek gerek yeniden. Ama bunu yaparken de ‘bana ne!’ demeden,
yaşanılanları sorgulayarak, dersler çıkararak yolumuzu, izimizi belirlememiz
gerek. Ne mutlu, yürüdüğü yolları çiçek bahçelerine çevirebilenlere. Sevgiyi,
bilgiyi, hoşgörüyü, insanlığı çoğaltıp, farkındalık yaratarak, düşünmemizi
sağlayanlara… bu ışıkla ardından
Gülsen Varol’un yeni romanı ‘Cehennem Deresi’

Gülsen Varol’un yeni romanı ‘Cehennem Deresi’







Şair ve yazar Gülsen Varol’un ‘Albümdekiler’ romanını büyük
bir ilgi ve beğeni ile okumuş, konusu, üslubu ve akıcı dili ile üzerimizde
bırakmış olduğu etki içinde roman ‘iz bırakan kitaplar’ arasında kütüphanemizin
baş köşesindeki yerini almıştı. Ve Sevgili Gülsen Hoca’mızın ikinci romanını
kaleme aldığının müjdesi bizleri sevindirmiş, ardından romanın başlangıç bölümlerini bloğunda
Görmeyenlerin dünyasına bir ışık da sen yak!

Görmeyenlerin dünyasına bir ışık da sen yak!





 'İmza: Ben'

 

İlk kez  ‘İmza: Kızın’ ile duyduk onları. Hayatlarındaki
ilk erkek olan babalarına yazmışlardı mektuplarını. Sonra ‘İmza: Karın’ ile eşlerine, sevgililerine, beyaz atlı prenslere  ve diğer erkeklere, içlerini dökmüşlerdi..  Onlar değişik sosyokültürel yapıdaki kadınlarımızdı.

Her projede aralarında değerli blog
dostlarımızın da bulunduğunu bilmek blog yazarı olarak beni de
Nasuh Mahruki'den Sihirli Sözcükler

Nasuh Mahruki'den Sihirli Sözcükler





“dört ay,  yirmi bir bin kilometre yol,  
sekiz bin iki yüz bir metre dağ,  altı ülke, sayısız inanç,
sonsuz renk, koku, tat, doku,farklı insanlar, 
farklı kültürler, farklı
coğrafyalar.Farklı.....?  Orada.....?  Uzakta.....?  Hayır !


Her şey ve her yer, burası ve orası özde aynı ve aslında hepsi bir...
kendi yoluna gitmeli, kendi dağına tırmanmalı, 
kendi denizine dalmalı, kendi göğünde
Bir Çay Daha Lütfen - Katharine Branning

Bir Çay Daha Lütfen - Katharine Branning






Sizi bilmem ama ben güne kahvaltısız asla başlayamam. Ve iki
lokma bir şeyler dahi yesem yanında da illa ki çayım olacak!. Yani öyle güne
kahveyle, sütle başlayanlardan değilim. Önce çayım güzelce demlenecek demlenme işlemi
itina ile gerçekleştirilecek, ardından sıcak suyla ısıtılmış ince belli bardağım
kırmızı damalı porselen tabağındaki yerini alacak… veeee çayımız burcu burcu
kokusuyla
Mehmet Osman Çağlar’ın ‘Mavi Mısralar’ı

Mehmet Osman Çağlar’ın ‘Mavi Mısralar’ı






“Fırtınayla
savrulanlar gittiği yerde birbirini bulur. Nereye gittiği, nereye savrulduğu
önemli değildir. Aşk pişmanlık duymamaktır.” diyor Mehmet Osman Çağlar, ‘CARMEN’E’
şiirinde..



Şair olmak,
şairliğe soyunmak her insanın harcı değildir elbet. Şair, ne kadar cesaretle ve
özgürce dillendirebilmiş ise yüreğinin sesini dizelerine… o kadar şair olur bana
göre!.. Dürüst olabilmek önce
Gezgin Gözüyle Türkiye’nin İkinci  Cildi yayınlandı!

Gezgin Gözüyle Türkiye’nin İkinci Cildi yayınlandı!








“Yeryüzünün sonuna
gittim / Suların sonuna gittim / Gökyüzünün sonuna gittim / Dağların sonuna gittim / Arkadaşım olmayan bir şey bulamadım.” (*)


Gezgin yazarların kendi gezi,
gözlem ve birikimlerine dayanarak hazırladıkları kitapların bir yenisini daha
okuyup, yine yolların, yolculukların hayallerini kurdum!. ‘ GEZGİN GÖZÜYLE TÜRKİYE ’ kitabı, benim gibi gezip görmeye meraklı
'Yedinci Gün'de kayboldum!

'Yedinci Gün'de kayboldum!






Okuduğum kitapta sayfalar arasında dolanırken öyle derinlere
daldım ki!!! Düşler sokağında heyecanla keşiflere çıkarken buldum
kendimi!.. kitabın ortalarına doğru ilerlerken, bir an arapsaçına döndü tüm
hikâye! Sokak aralarında kayboldum!.. Arı kovanına öyle bir daldım ki, ne
yaptıysam bir türlü çıkamadım!.. bilmece çözeceğim derken, biraz da yorgun düştüm, ağırlık çöktü üzerime! çizgilerde
Kısa ve çabuk adımların izinde...

Kısa ve çabuk adımların izinde...







Yaşadığımız mekanlar,  sokaklar, 
gidip gördüğümüz yakın veya uzak diyarlar, yeni ve yabancı yüzler… diğer
yandan daha önce hiç görmediğimiz, gitmediğimiz ve yaşam sürmediğimiz bambaşka
coğrafyalarda; şehirlerin,  semtlerin,
sokakların, mekanların izini sürmek ve izler peşinde yol alırken; bizi
güldüren, düşündüren, kederlendiren nice karakterin gizemlerle dolu hiç
bilmediğimiz hayatlarına
Yaz güneşi yiyen karlar gibi eriyip gitmekteyiz!..

Yaz güneşi yiyen karlar gibi eriyip gitmekteyiz!..






Kendi kendimle konuşup durmaktayım! İç seslerim neler söylemiyor ki!.. Bizim caanım güzel ülkemiz her geçen gün biraz daha başkalaşmakta!..  öz be öz kültürümüzden, yaşayışımızdan gittikçe uzaklaşmaktayız!.. Beni bir yandan bu havalar,  bir yandan da yaşamakta olduğumuz bu yaman çelişkiler öylesine  bunaltmakta işte sevgili okur!.. Aynı havayı soluyoruz ama  artık aynı değil hiçbir şeyimiz!.