Madımak hala yanıyor !

Madımak hala yanıyor !






"Firavunlar Mısır'da tabletleri kırdı. Hitit orduları Avrupa'da bütün kütüphaneleri yaktı. Dünya tarihinde ilk kez Türkiye'de aydınları bir binaya koyup YAKTILAR! " Rıfat Ilgaz 



"Hüzün bulutları savruluyor kentlerden. Kir yağıyor ömrümüze.
Hayat ırmağının akışına karşı durduklarını sananlar talan ediyorlar aşkları.
Çürüyor düşlerimizin örgüsündeki yeşil orman. Tenimizi, canımızı incitiyor
Madımak hâlâ yanıyor!. Ve onlar hâlâ dimdik ayaktalar!

Madımak hâlâ yanıyor!. Ve onlar hâlâ dimdik ayaktalar!






Pir Sultan Abdal Şenlikleri dolayısı ile konuklara ev sahipliği yapan Madımak Oteli, 2 Temmuz 1993 günü, şeriatçı bir güruh tarafından ateşe verildi. Aralarında ülkemizin en değerli yazarları, sanatçıları ve otel görevlilerinin de bulunduğu 35 insanımız bu ateşte yandı. Ama Madımak ateşi Sivas’ın sınırları ile kalmadı, kısa sürede tüm ülkeyi sardı.

Bir insan bir insana nasıl
kıyar!. ve
Sivas’daki yangın devam ediyor halâ!

Sivas’daki yangın devam ediyor halâ!



Bu Yangın
Yerinde
Yaşamak bu yangın yerinde / Her gün yeniden ölerek
Zalimin elinde tutsak / Cahile kurban olarak


Yalanla kirli havada / Güçlükle soluk alarak
Savunmak gerçeği, çoğu kez/ Yalnızlığını bilerek

Korkağı, döneği, suskunu / Görüp de öfkeyle dolarak
Toplanıyor ölü arkadaşlar / Her biri bir yerden gelerek

Kiminin boynunda ilmeği / Kimi kanını silerek
Kucaklıyor beni Metin Altıok /
YÜZYILIN YANGINI !

YÜZYILIN YANGINI !






"Bir otel odasında gencecik çocuklar
Çırpındıkça bir yudum soluk için
Üzerine benzin döküp oynayanlar
Onlar bir gün öpmeye eğilince çocuklarını
Dudaklarında duman ve yanık et kokusu
Boğum boğum tıkamaz mı soluklarını?"


Şükrü Erbaş



Hüzün bulutları savruluyor kentlerden. Kir yağıyor ömrümüze. Hayat ırmağının akışına karşı durduklarını sananlar talan ediyorlar aşkları. Çürüyor düşlerimizin
saçların yıldız tozu - ali ekber ataş

saçların yıldız tozu - ali ekber ataş







Sivas'ta yakılan aydınlarımızın anısına...


saçların yıldız tozu*



I.



dal gövdeye sesleniyor
içimdeki ağrıdan
bu nasıl bir dağ ki böyle
tomur tomur açtırıyor
yangınımda ormanları



“ölüm ki matah bir şey değil”



ömrümüz sahilinde
bizse
ondan muztarip




II.



Bağrımızda yanıp duran
bu kandiller de ne
semaha durur gibi
yanan
kendi dibine ışıksız



Yanarken ten
bir kibrit çöpüne