Canlıların Dağılışını Etkileyen Coğrafi Faktörler-Biyolojik Faktörler

Canlıların Dağılışını Etkileyen Coğrafi Faktörler-Biyolojik Faktörler

Diğer Canlıların Etkisi

( Cografya) Canlılar yaşam alanlarında birbirlerini doğrudan etkileyen unsurlardır. Canlıların yaşaması, üremesi, yayılması birbirleri ile olan ilişkilerine bağlıdır. Örneğin; çiçekli bitkilerin üremesi için en başta arılara ve diğer böceklere  ihtiyacı vardır. Aslan yaşam alanı kalabalık geyik ve zebra sürülerinin varlığı ile ilişkilidir.Herhangi bir yaşam alanında eğer bir canlı türü varsa mutlaka orada diğer canlı türlerinin de fertleri yer almaktadır. Bu bakımdan dünyada diğer canlılardan bağımsız yaşayan bir canlı türünden bahsedilemez.

İnsan

Yeryüzünün günümüzdeki başat aktörü insanoğludur.İnsanoğlu canlı çeşitliliği üzerinde olumlu ve olumsuz etkilerde bulunabilmektedir. Örneğin Kuzey Amerika kıtasının keşfi ile buradaki kimi canlı türleri dünyanın diğer kıtalarına yayılmıştır (tütün, patates, vb).Bu kıtada olmayan bazı canlı türleri de keşiflerle birlikte kıtaya gelmiştir (At, eşek, üzüm vs.). Bunlar insanın olumlu etkileri gibi gözükse de olumsuz etkilerinin  faturası daha ağır olmuştur. Kuzey Amerika’ya ait olmayan hastalıkların bu kıtaya insan ve hayvanlarca getirilmesi sonucunda öncelikle milyonlarca yerli insan  ve bunun çok daha fazlası kadar hayvan ortadan kalkmıştır.

İnsanın canlılar üzerindeki bir diğer etkisi ise yayılım alanını genişlettikçe diğer canlılara yaşayacak alan bırakmamasıdır. Genişleyen insan yaşam alanı, kentsel  yerleşmeler ve sanayi tesislerinin yanı sıra           yüzmilyonlarca hektar arazinin tarımsal üretime açılması diğer canlılar için bir felakete dönüşmüştür.
Canlıların Dağılışını Etkileyen Coğrafi Faktörler-PaleocoğrafyaFaktörleri

Canlıların Dağılışını Etkileyen Coğrafi Faktörler-PaleocoğrafyaFaktörleri

 KITALARIN KAYMASI

(Cografya)  Canlı türlerinin dağılımında kıtaların kayması ya da diğer adı ile levha tektoniği oldukça etkili olmuştur. Alfred Wegener ilk kez kıtaların hareket ettiğini düşündüğünde bunu kanıtlamanın yolunun özellikle kıtaların kopmaya başladığı alanlardaki canlı türlerini inceleyerek olabileceğini düşündü. Gerçekten de farklı kıtalarda aynı tür canlıların yaşaması ona göre kıtaların kaydığının ve yer değiştirdiğinin en önemli göstergesiydi. Daha sonra yapılan çalışmalar Wegenerin bu düşüncelerini doğrulamıştır. Özellikle solucan ve yengeç türlerinin çok az evrim geçirerek günümüze ulaşmış olması kıtaların kaydığının en önemli göstergesidir.

Kıtaların kayması yalnızca türlerin dağılmasını sağlamamıştır. Aynı zamanda yeniden bir araya gelen kıta parçaları üzerindeki bitki ve hayvan toplulukları başka kıtalarla birleşmenin sonucunda o kıtalara da yayılma imkanı bulmuştur. Hindistan bunun güzel bir örneğidir.

İKLİM DEĞİŞİMLERİ

Dünya eksen eğikliğinin ve eksendeki periyodik bozulmanın sonucunda sürekli iklim değişimlerine sahne olmaktadır. Bu değişimler canlı türlerinin yayılışı üzerinde farklı etkilerde bulunmaktadır. Özellikle 28.000 yılda bir tekrar eden son buzul çağları günümüz canlılarının dağılımı üzerinde oldukça etkili olmuştur.

Buzul çağları 4. Zamanda altı kez gerçekleşmiş, bu dönemlerde;

- Dünyanın 1/3 ü buzullarla kaplanmış

- Deniz seviyesi düşmüş (90-110 metre)

- Deniz seviyesinin düşmesi ile bazı karalar birbirine bağlanmış

- Sıcaklık değerleri 4-5 derece azalmış - Bazı canlı türleri ortadan kalkmış

- Kimi canlı türleri ise yaşam alanlarını değiştirmiştir.

Buzul çağlarında Kuzey Yarımkürede büyük değişiklikler yaşanmıştır. Özellikle kuzeyde yaşayan bitki ve hayvan toplulukları güneye doğru göçmüş, bu göç hareketi bazı canlı türlerininin ortadan kalkmasına bazılarının evrimleşmesine, bir bölümünün ise adaptasyona uğrayarak farklı yaşam alanlarına taşınmasına neden olmuştur. Örneğin ülkemizdeki relik-endemik bitkilerin büyük bir bölümü buzul devrinde güneye göç etmiş olması, bazı türlerin Anadolu’daki uygun alanlarda yayılmasının ve kimilerinin de buralarda hapsolmasının bir sonucudur.