AKSARAY iLiNiN COĞRAFi KONUMU
AKSARAY iLiNiN COĞRAFi KONUMU
Aksaray,ülkemizin kalbi sayılacak bir noktadadır. Edirne, İstanbul, Ankara,Adana, İskenderun karayolu ile Samsun, Kayseri,Konya,Antalya karayolu üzerindedir. 33-35 derece doğu meridyenleri ile 38-39 derece kuzey paralelleri arasında yer alır. Yüzölçümü 7626 km²'dir.
Aksaray'ın 6 ilçesi :
1.Ağaçören
2.Eskil
3.Gülağaç
4.Güzelyurt
5.Ortaköy
6.Sarıyahşi
Ayrıca 191 köy ve kasabası bulunmaktadır.
YÜZEY ŞEKİLLERİ:
Aksaray,yüzey şekilleri itibariyle düzlüktür.Denizden 1000 metre yükseklikte yer alır.İlin güneydoğusunda Hasan dağı(3268 m);Kuzeyi,orta bölümünden ayıran noktada uzanan ve Hasan dağı ile birleşen Ekecik dağı(2137 m),bu yaylada yer alan yüksekliklerdir.Aksaray'ın orta kesimleri,kuzeyi,güneyi tamamen ovalıklarla kaplıdır.Güneyde Obruk platosunun uzantısı ve Aksaray ovası bulunur.En önemli akarsuyu Uluırmak'tır.7626 km² olan ilin 5713 km² 'si tarım arazisi,çayırlık,otlak ve meradır.
Aksaray'ın en önemli gölü Konya ve Ankara ile müşterek sınırlara sahip oldukları Tuz gölüdür.Tuz gölü ülkemizin en büyük ikinci gölüdür,yüzölçümü 1500 km² 'dir,yurdumuzun en önemli tuz yataklarından biridir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ:
Aksaray,etrafı kuzeyde Kuzey Anadolu(Karadeniz),güneyde Güney Anadolu (Toros)dağları;doğusu yüksek Doğu Anadolu Platosu,batısında İç Batı Anadolu yüksek platosuyla çevrili olan Orta Anadolu Bölgesinin Tuz gölü havzasında yer alır. Deniz etkisinden tamamen mahrumdur. Dolayısıyla orman yetiştirme ortamına sahip değildir. Yağışın diğer yörelere nazaran daha fazla olduğu Hasan Dağı eteklerinde altta ve üstte meşe,ortada bir kuşak halinde dağ kavağı, Ekecik Dağında meşe ormanları görülür.
İlimizin bitki örtüsü Bozkır ikliminin tabii bitki örtüsü olan Bozkır bitkileridir.İklim; kışları sert,yazları kuraktır,yağışlar azdır. Havanın kuru olması ve kurutucu etkisi, az olan yağışın tesirini bir kat daha azaltır.
AKSARAY İLİNİN TARİHÇESİ
KISA TARİHÇE
M.Ö. 7000-6000 yıllarında Neolitik devirde Anadolu medeniyetinin ilk izlerini gördüğümüz Konya yakınlarındaki Çatalhöyükte Hasandağına dolayısıyla Aksaray’a ait vesikalara rastlanılmaktadır. Burada Hasandağının lav püskürttüğünü tasvir eden bir kazıntı resme rastlanmıştır. Neolitik dönemde Aksaray ve çevresi iskan görmüştür. Kalkolitiktik ve eski demir devirlerinde iskan olup olmadığı bilinmemekle birlikte çevre köylerde (Böget ve Koçaş) bu döneme ait seramiklere rastlanılmaktadır.
M.Ö. 3000-2000 yıllarında Anadolu Hitit kavmi yaşamıştır. Bu dönemde asurlu tacirler burada ticaret yapmışlardır. Aksaray’ın ilk ve orta tunç devirlerindeki durumunu Acemhöyük ören yerlerindeki yapılan arkeolojik kazılardan ve müze müdürlüğünün satın almış olduğu eski eserlerden öğrenmekteyiz. Bu dönemde asurlu tüccarlar Mezopotamya’ dan gelerek şehirlerin banliyölerinde ticaret merkezi kurmaya başlamışlardır. Asurlu tüccarlar yazıyı biliyorlardı. Pişirilmiş çamur üzerine yazılmış metinler, çamurun pekiştirilmesi suretiyle yapıştırılıyordu. Höyük, M.Ö. 2000 yılının ilk yarısına isabet etmektedir.
Koloni döneminin sonlarına doğru, M.Ö. 1700 yıllarında Kafkaslardan gelen, küçük şehir devletleri kuran ve Anadolu’da, Askeri bir devlet halinde bir kavmin varlığını görüyoruz. Hint-Avrupalı olan bu kavmin Anadolu’da siyasi iktidarı ele geçirerek kurduğu devlet, eski Hitit devletidir. Aksaray’da Hititlere ait eserler bulunmamakla beraber mağlup memleketler arasında Aksaray’ında adı geçmektedir.
Orta Anadolu’da M.Ö. 13 yy. sonlarına kadar devam eden Hitit egemenliği M.Ö. 12 yy- da batıdan (Trakya) gelen ve deniz kavimleri olarak bilinen kavimlerin en güçlüsüdür.
Yanardağ küllerinin sıkışmasından oluşan tüf tabakalarının çok kolay kazılabilme özelliği nedeniyle bölgemize çok sayıda yeraltı şehri ve dik yamaçlara kaya içinde yerleşme birimleri yapılmıştır. 7 yy. sonlarından itibaren Müslüman Arapların Anadolu üzerinden İstanbul’a yaptıkları sefer nedeni ile bölgeye sığınan Hıristiyanların sayısı çok artmış, Ihlara, Gelveri ve Göreme gibi yerleşim birimleri birimleri oluşmuştur.
Aksaray, 1142 tarihinde Selçuklular tarafından zapt edilmiş ve 1470 yıllarındaki Osmanlı hakimiyetine kadar İlhanlı, Danişmentli, Karamonoğulları egemenliğinde kalmıştır. 1470 yıllarında Aksaray’ı ele geçiren İshak Paşa tarafından, Fatih Sultan Mehmet’in emri ile halkın bir bölümü İstanbul’a nakledilmiştir.
SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE AKSARAY
1142 yıllarında Selçuklu egemenliğine giren Aksaray’a ıı. Kılıçarslan zamanında saraylar, medreseler, zaviyeler, kervansaraylar yaptırılmış, Azerbaycan ve başka yerlerden Müslüman halk, gazi, mücahit, alim, ticaret erbabı getirilerek yerleştirilmiştir. Bu yıllarda Aksaray, bir Selçuklu askeri üssü durumundadır. Kılıçarslan’ın babası Sultan Mesud, Danişmentlere karşı Aksaray’ı bir askeri üs olarak kullanmış ve burada bazı tesisler yaptırmıştır. II. Kılıçarslan burada bir saray yaptırarak Arkhelais adını Aksaray’a çevirdi ve burası ikinci payitaht gibi idi. II. Kılıçarslan kendi adını taşıyan türbede ebedi uykusundadır. Aksaray, Selçuklu ve Karamanoğlu dönemlerinden kalan eserler yönünden oldukça zengindir.
OSMANLILAR DÖNEMİNDE AKSARAY
1470 yılında Aksaray ve Çevresi Vezir-i Azam İshak Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından fethedilmiş ve Osmanlı topraklarına katılmıştır.
İstanbul’un fethinden sonra boşalan şehrin iskanı için, Fatih’in emriyle binlerce müslüman türk ailesi İstanbul’a nakledilmiştir. Ve bu nedenle bir semte Aksaray adı verilmiştir.
Aksaray, Osmanlı sınırları içine alındıktan sonra Fatih adına yapılan ilk tahrirde Aksaray vilayeti olarak gösterilmiştir.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE AKSARAY
Hicri1336-Miladi 1920 yılında Aksaray vilayet olmuştur. 1933 yılına kadar 13 yıl vilayetlik yaptıktan sonra vilayetliği lağvedilmiştir. 20/03/1933 tarihinde 2197 sayılı kanunun 3. maddesi ile Niğde’ye ilçe olarak bağlanmıştır. 1989 yılının 15 Haziran gününe kadar 56 yıl kaza olarak kalmış olan Aksaray, bu tarihte eski hakkı iade edilmek suretiyle tekrar vilayet olmuştur.
AKSARAY'IN TURiSTiK MEKANLARI
EĞRİ MİNARE
Kızıl tuğla ile yapılan ve çinilerle süslenen minare Selçuklu dönemine aittir.92 taş basamakla şirefeye çıkılır.Yapım tarihini gösterir kitabesi yoktur. Minarenin yanında bulunan cami sonradan yaptırılmıştır.Tahmini yapım tarihi 1221-1236'dır.
Eğri Minare
KIZIL KiLiSE
Güzelyurt'un 5 km kuzeydoğusundadır. Kırmızı kesme taşlardan yapıldığı için Kızıl kilise adını almıştır.Üç neflidir. Orta nefte 4 sütun üzerinde bir kubbe oturmaktadır.Freskler yer yer dökülmüştür. Bazı kısımlarında dini sahneler ve havarilerin portreleri yer almaktadır.Kilise 5-6 yy'a aittir.
Kızıl Kilise
IHLARA VADiSi
Aksaray'a 45 km mesafede olan Ihlara Vadisi İlimizin önemli turizm merkezlerindendir.14 km uzunluğunda olup,vadi içerisinde 105 kilise ve kayalara oyulmuş vaziyette onbinin üzerinde oturma mekanı bulunmaktadır. Büyük bölümü kaya düşmesi sonucu kapalı olan bu yerlerin gerek plan ve gerekse freks süslemeleri açısından Bizans sanatı içerisinde özel bir yeri bulunmaktadır. Bugün vadinin Ihlara bölümünde yer alan kiliselerden; Eğritaş, Pürenliseki, Ağaçaltı, Sümbüllü,Kokar ve Yılanlı kiliseler ziyarete açık bulunmaktadır. Fresklerinde büyük oranda arap etkisi görülen bu kiliselerde süslemelerin 9-11yy'lar arasında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Vadinin Belisırma köyü bölümünde yer alan;Bahaddin Samanlığı,Ala,Direkli ve Kırkdamatlı (Aziz Georgias ) kiliseleri klasik Bizans üslubundadır.11-13.yy. olarak tarihlendirilmektedir. Frekslerde İncilden ve Hz.İsa'nın hayatıyla ilgili konular işlenmiştir.
Ayrıca Güzelyurt (Gelveri) ilçesi hudutları içerisinde Sivrihisar Köyünde bulunan Kızıl Kilise ve Selimiye köyündeki Selime Sultan Türbesi ile Yaprakhisar köyündeki Ziga kaplıcaları önemli ziyaret yerleridir.
ULU CAMi
Ulu Cami
Ulu Cami yığma bir tepe üzerine yapılmıştır.Yapım kitabesinde 1408-1409 yıllarında Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırıldığı yazmaktadır.Mimarı Firuz Beydir.Mimberi Abanoz ağacındandır ve yıkılan başka bir camiden nakledilmiştir.Caminin yanında bulunan minare 1925 yılında yapılmıştır.
SULTANHANI
Sultanhanı
Sultanhanı 1228-1229 yıllarında Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır.Selçuklu devrinin mimari taş işçiliği ve süsleme sanatları bakımından şaheser bir örnektir.Selçuklu döneminde hanlar hanbeyi tarafından yönetilirdi.Bey kervanların güvenliğini sağlamakla görevli idi.Her handa bir süvari birliği bulunurdu ve bu birlikler savaş anında orduya katılırdı.