Nüfusun Dağılışı ve Dağılışı Etkileyen Faktörler

Nüfusun Dağılışı ve Dağılışı Etkileyen Faktörler

Türkiye’de Nüfus Dağılışı ve Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler

1-Doğal Faktörler

a)İklim şartları: Yağışın yeterli olduğu ve ılıman iklim özelliklerinin görüldüğü kıyı bölgelerimizde nüfus,yağışın az olduğu ve kışın çok soğuk geçtiği iç bölgelerimize göre daha yoğundur.Ege bölgesinde nüfusun Doğu Anadolu’dan fazla olması gibi..

b)yer şekilleri: Yüksek ve çok engebeli yerlerde,sanayi ve ulaşım gibi ekonomik faaliyetlerin gelişmemiş olmasından dolayı nüfus azdır.Doğu Anadolu bölgesi,Doğu Karadeniz bölümü (kıyı kesimler hariç), Toroslar, Yıldız Dağları bölümü, Menteşe Dağlık yöresi, Taşeli Platosu gibi alanlarda yer şekilleri çok engebeli olduğundan nüfus seyrektir.

c)su kaynakları:Nüfusun su kaynaklarına yönelmesi kurak ve yarı kurak bölgelere özgüdür. En kurak bölgemiz olan Güneydoğu Anadolu’da nüfus su kaynaklarına yönelmiştir.iç Anadolu bölgesinde nüfusun bölge kenarlarında toplanmasının nedeni de budur.

2-Beşeri ve ekonomik faktörler

a)Sanayileşme: Sanayileşmenin yoğun olduğu alanlar,iş imkanı fazla olduğu için fazla göç almaktadır.İstanbul,İzmir,Bursa,Adana,Adapazarı,İzmit buna örnektir.

b)Tarım: Verimli tarım alanları olan Çukurova,Bafra,Çarşamba,Gediz,Bakırçay,Küçük ve Büyük Menderes  ile Doğu Anadolu da ki çöküntü ovaları nüfusun yoğun olduğu yerlerdir.

c)Madenler: Maden çıkarımı ve işletmesinin bulunduğu yerlerde iş imkanının fazla olmasından dolayı,nüfus fazladır.Batman,Zonguldak,Afşin-Elbistan,Soma,Yatağan bunun örnekleridir.

d)Turizm: Turizm sezonluk ya da kalıcı nüfusa neden olur.Antalya,Alanya,Bodrum,Kaş,Kale,Fethiye,Kuşadası,Marmaris gibi yaz turizm alanları ile Efes,İstanbul gibi tarihi turizm alanları,Pamukkale,Ürgüp gibi doğal güzellik alanları turizmden dolayı nüfusun arttığı yerlerdir.

e)Ulaşım: Ulaşımın geliştiği yerlerde diğer ekonomik sektörlerde geliştiği için iş imkanları artmıştır.Yoğun göçten dolayı nüfus da artmıştır.İstanbul,İzmir,Adana en önemli örnekleridir.
Türkiye'de Nüfus Politikaları

Türkiye'de Nüfus Politikaları

Türkiye’de nüfus politikaları

Nüfus politikaları, nüfusun niteliğini,niceliğin ve dağılımını etkileyen bilinçli uygulamalardır.Dünyada genel olarak uygulanan üç çeşit nüfus politikası vardır.Bunlar;

1-Nüfus artış hızını artırmaya yönelik nüfus politikası

2-Nüfus artış hızını azaltmaya yönelik nüfus politikası

3-Nüfusunu nitelik ve niceliğini iyileştirmek amacıyla uygulanan nüfus politikasıdır..

Türkiye’de farklı dönemlerde farklı nüfus politikaları uygulanmıştır.Cumhuriyetin ilk yıllarından planlı dönemin başladığı 1963 yılına kadar nüfus artış hızını yükseltici politikalar izlenmiştir.

Bu durum üzerinde;

  • Fazla nüfusun bir ülke için askeri ve siyasi güç olması,

  • Tarımda ülke nüfusuna duyulan ihtiyacın fazla olması,

  • Savaş ve salgın hastalıklarla genç nüfusun azalmış olması,

  • Türkiye’nin hızla kalkınmak zorunda olması etkili olmuştur.

Planlı dönemin başladığı 1963 yılından günümüze kadar ise nüfus artış hızını düşürücü politikalar izlenmiş,hızlı nüfus artışının ekonomik kalkınmada bir engel olduğu düşüncesi yaygınlık kazanmaya başlamıştır.Dolayısıyla 1965’te Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü kurulmuş ve çıkarılan kanunla aile planlaması uygulanmıştır.

Ekonomide yapısal değişimlerin gerçekleştirildiği 1980 yılı sonrası,nüfus artış hızının istenilen seviyede tutularak,nüfusumuzun nicelik ve niteliklerini iyileştirme politikaları izlenmeye başlamıştır.

Türkiye de nüfus artış hızı ve nüfus sayımları

Türkiye de nüfus artış hızı ve nüfus sayımları

Türkiye de nüfus artış hızı ve Nüfus Sayımları

Nüfus Artış hızı: Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki farktır.Bu fark,doğal nüfus artış hızını verir.Göçler göz önüne alındığında ise reel nüfus artış hızı belirlenmiş olur.

Nüfus artış hızını artıran nedenler:

Doğum oranının oranın ölüm oranından yüksek olması

Eğitim seviyesinin yüksek olması

Bebek ölümlerinin az olması

Sağlık hizmetlerinin düzelmesi

Ortalama yaşam süresinin artması

Gelenek ve görenekler

Dışarıdan yapılan göçler

Dini inanışlar vb.

Nüfus artış hızını azaltan nedenler:

Aile planlamaları

Bebek ölümlerinin fazla olması

Eğitim seviyesinin yükselmesi

Dışarıya göç verilmesi

Doğal afetler ve salgın hastalıklar

Savaşlar ve etnik baskılar

Sanayileşme ve kadının iş hayatına atılması

İnsan emeğine olan ihtiyacın azalması

Dikkat: Nüfus artış hızı,ülkelerin gelişmişlik seviyesini ölçmede kullanılan önemli bir kriterdir.Gelişmiş ülkelerdeki  nüfus artış hızı,gelişmemiş ülkelerden daha düşüktür..Bir ülkenin nüfus artış hızı,sanayileşme hızından fazla olursa o ülkede birçok problem ortaya çıkar.

Nüfus artış hızının yüksek olmasından kaynaklanan

olumsuz sonuçlar:

Kişi başına düşen milli gelir azalır, işsizlik artar,beslenme ve sağlık hizmetleri aksar,köyden kente gçöç artar,çarpık kentleşme artar,doğal kaynakların tüketimi artar,yaşam standartı düşer,ihracat azalır-ithalat artar,çevre kirliliği artar,kalkınma hızı yavaşlar.

Olumlu sonuçlar: İş gücü ucuzlar, piyasa genişler, mal ve hizmete talep artar, ülke nüfusu genç ve dinamik bir yapı kazanır, ülkenin dünya üzerindeki caydırıcı (askeri) etkisi artar.

Dikkat: Nüfus artış hızı her ülkenin ekonomik ve sosyal durumuna göre değişir.Belli bir oranı yoktur.Gelişmiş ülkelerde yüzde 10’luk nüfus artış hızı sorun olmazken,gelişmemiş ülkelerde sorun olabilmektedir.

Gelişmiş ülkelerde;

Doğum oranı düşüktür,nüfus artış hızı azdır, kalkınma hızı fazladır,yaşam standartı yüksektir,kişi başına düşen milli gelir yüksektir,ortalama yaşam süresi uzundur,eğitim düzeyi yüksektir, bebek ölüm oranı düşüktür,yaşlı nüfus oranı fazladır,kentli nüfus oranı yüksektir,işsizlik oranı düşüktür,enerji tüketimi fazladır.

                                                                            Nüfus sayımları

Osmanlı devletinde ilk nüfus sayımı 1831 yılında askerlerin ve vergi yükümlülerinin sayısını belirlemek için yapılmıştır.Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır.ikinci nüfus sayımı 1935’te yapılmış ve 1990 yılına kadar her 5 yılda bir sayım gerçekleştirilmiştir.2000 yılındaki sayım bilgisayar ortamında yapılmıştır.

Türkiye’de ki nüfus ve nüfus artışı ile ilgili 1927-2000 nüfus sayımları arasındaki değerler incelendiğinde şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır..

-1927-1935 arası dönemde ki nüfus artışında ülkeye olan göçlerin etkisi fazladır.

1940-1945 arası dönemde nüfus artış oranının en düşük seviyede olmasında,erkek nüfusun savaş nedeniyle silah altında bulunması ve ölümlerin artması etkili olmuştur.

Savaş yıllarından sonra evlenmelerin artması ve ekonomik iyileşme ile birlikte nüfus artış hızı,,1955-1960 döneminde en yüksek seviyeye ulaşmıştır.

1960-1965 yılları arasında nüfus artış hızının düşmesinin nedeni,yurt dışına olan göçlerdir.

1975-1980 arası dönemde ise,şehirleşmenin artması,aile planlaması uygulamaları,kadının iş hayatına atılması gibi nedenlerden dolayı nüfus artış hızı düşmüştür.

1980-1985 arasında nüfus artış hızının yükselmesinde doğumların artması,ekonomik iyileşme ve nüfus sayımının daha sağlıklı yapılması etkili olmuştur.

1985’ten sonra ise ülkemizin nüfus artış hızı sürekli azalmıştır. Bu durumun nedenleri ise; kentleşme,sanayileşme,aile planlaması,eğitim seviyesinin yükselmesi,kadının iş hayatına daha çok girmesidir.

Türkiye Nüfusu ve Nüfusun Genel Özellikleri

Türkiye Nüfusu ve Nüfusun Genel Özellikleri

TÜRKİYE  NÜFUSU ve NÜFUSUN  GENEL ÖZELLİKLERİ

Nüfus, belirli bir yerde yaşayan insan sayısını ifade eder.

NÜFUS ARTIŞI

Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus artışını gösterir. Bir ülkede doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus artışı meydana gelir. Ölüm oranı doğum oranından fazla olursa, nüfusta azalma meydana gelir. Genellikle az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı fazla, gelişmiş ülkelerde ise nüfus artış hızı azdır.

Nüfus artış hızı ile kalkınma hızı arasında bir ilişki bulunmaktadır.

Buna göre;

  • Nüfus artış hızı kalkınma hızından yüksek ise, ülkenin gelişimi yavaşlar veya geriler.

  • Nüfus artış hızı kalkınma hızından düşük ise, ülkenin gelişimi artar.

Nüfus artışının olumlu sonuçları olduğu gibi, olumsuz sonuçları da olabilmektedir.

a. Nüfus artışının olumlu sonuçları

  • Üretim artar.

  • Vergi gelirleri artar.

  • Mal ve hizmetlere talep artar.

  • Yeni endüstri dalları doğar.

  • İşçi ücretleri ucuzlar.

  • İhracatta rekabet kolaylaşır.

b. Nüfus artışının olumsuz sonuçları

  • İşsizlik artar.

  • Kalkınma hızı düşer.

  • Kişi başına düşen milli gelir azalır.

  • Tasarruflar azalır.

  • Tüketim artar.

  • İç ve dış göçler artar.

  • İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanması zorlaşır.

  • İhracat azalır.

  • Demoğrafik (nüfusa bağlı) yatırımlar artar.

  • Çevre kirlenmesi artar.

  • Belediye hizmetleri zorlaşır.

TÜRKİYE’DE NÜFUS SAYIMLARI VE SONUÇLARI

Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde edilir. Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu, eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı gibi bilgiler elde edilebilir. Türkiye’de ilk nüfus sayımı 1927 yılında, en son nüfus sayımı ise, 22 Ekim 2000 tarihinde yapılmıştır.

  • 1927 - 2000 yılları arasında nüfus yoğunluğu ve miktarı sürekli artmıştır.

  • 1927 yılında 13,6 milyon olan nüfus, 1997 yılında 62,8 milyona yükselmiş, 2000 yılındaki son sayımda 70 milyon civarında olmuştur.

  • Nüfus artış hızı en az 1940 - 1945 yılları arasında, en fazla 1955 - 1960 yılları arasında gerçekleşmiştir.

TÜRKİYE’DE NÜFUSUN DAĞILIŞI

Türkiye’deki coğrafi bölgeler, bölümler ve yöreler arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar bulunmaktadır. Türkiye’de nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır:

1. Fiziki Faktörler

a. İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun olduğu yerlerin, genelde kıyı bölgeler olmasında ılıman iklimin büyük etkisi vardır. Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir.

b. Yerşekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır. Doğu Anadolu Bölgesi, Taşeli plâ-tosu, Menteşe yöresi gibi yerler bunlara örnek verilebilir.

c. Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu alanlar (Çukurova, Gediz, B. Menderes) nüfusça kalabalık iken, Tuz Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır.

2. Beşeri Faktörler

a. Sanayileşme: Bütün Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir.

b. Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur. Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi.

c. Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji kaynaklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan, bu alanlarda da nüfus fazladır. Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir.

d. Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaşmıştır.

e. Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan illerimizin nüfusu artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur.

NÜFUS YOĞUNLUĞU

1. Aritmetik Nüfus Yoğunluğu

Bir ülke veya bölgedeki toplam nüfusun, o ülke veya bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen sayıya, aritmetik nüfus yoğunluğu denir.

Türkiye’nin yüzölçümü (izdüşüm alanı olarak) 779.452 km2, toplam nüfusu da 62.865.574 (1997) dir. Buna göre, Türkiye’nin aritmetik nüfus yoğunluğu, 1997 yılına göre yaklaşık olarak 81'dir. Ancak, bu yoğunluk çok kaba olarak nüfusun dağılışını gösterir ve sadece ülkelerin nüfus yoğunluklarını kıyaslamak için kullanılır. Oysa il ve ilçelerin nüfusları ve yüzölçümleri dikkate alınarak yapılan aritmetik yoğunluk, gerçeğe daha yakın rakamlar vermektedir.

2. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu

Bir ülkede veya herhangi bir sahada, tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun, tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna tarımsal nüfus yoğunluğu denir. Bu yöntem, aritmetik nüfus yoğunluğuna göre, daha gerçekçidir.

Türkiye’de tarımsal nüfus yoğunluğu bölge ve iller arasında farklılık gösterir. Bunda yerşekillerinin dağlık ve ovalık olmasıyla, tarımda çalışan nüfusun miktarı etkili olmaktadır.

Genel olarak, tarımsal nüfus yoğunluğu, dağlık alanlarımızda fazla, geniş tarımsal ovalarımızda ise düşüktür.

3. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu

Toplam nüfusun, ekili - dikili alanlara bölünmesiyle ortaya çıkan yoğunluğa fizyolojik nüfus yoğunluğu denilmektedir.

TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ (NÜFUS YAPISI)

Bir ülke nüfusunun cinsiyet, yaş, eğitim, ekonomik durumu gibi özellikleri o ülkenin nüfus yapısını gösterir.

1. Nüfusun yaş grupları ve cinsiyetlere göre dağılımı

• Nüfusun yaş durumu

Nüfus, yaş gruplarına göre, genç, olgun ve yaşlı olmak üzere 3 kısma ayrılır.

0 - 14    ® Genç nüfus

15 - 64  ® Olgun nüfus

65 + …  ® Yaşlı nüfus


Bu
na göre, ülkemizde genç nüfus fazla, yaşlı nüfus azdır. Bunun en önemli nedeni olarak doğum oranının fazlalığı söylenebilir.

Türkiye’de, 0 - 14 yaş grubundakilerin fazla olması beslenme, giyinme ve eğitim ihtiyaçlarının gözönüne alınması gerektirmektedir. Bu alanda yapılan yatırımlara demoğrafik yatırımlar denir. Gelişmiş ülkelerde genç nüfusun azlığı nedeni ile bu yatırımlar toplam yatırımların % 12,5'ini oluştururken, bu oran az gelişmiş ülkelerde % 42'ye kadar çıkmakta, bu da gelişme hızlarını azaltmaktadır.

Çalışan nüfusun, bakımına muhtaç olduğu için, 0 - 14 ile 65 ve üzeri yaş grubuna aynı zamanda bağımlı nüfus denilmektedir.

Bağımlı nüfus oranı, gelişmiş ülkelerde az iken, az gelişmiş ülkelerde fazladır.

Türkiye’de 1935 ve 1990 yılları nüfus grafikleri

1935 yılı Türkiye nüfus grafiği: Bu grafik, Türkiye’nin gelişmekte olduğunu gösterir. 0 - 4 yaş grubunun oluşturduğu tabanın çok geniş olması, doğum oranının çok yüksek olduğunu göstermektedir.



1990 yılı Türkiye nüfus grafiği: Bu grafikten de, Türkiye’nin gelişmekte olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, 0 - 4 yaş grubu, 1935 yılına göre daha dardır. Bu da ülkemizde doğum oranının azaldığını göstermektedir.



• Nüfusun cinsiyet durumu

1945 yılındaki sayıma kadar, ülkemizde kadın nüfusunun erkek nüfustan daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu durumda, Kurtuluş Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı tehlikesi etkili olmuştur. Fakat, 1945'ten sonra erkek nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir. Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında fazlalık gösterir.

Türkiye’de dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken, dışarıya göç veren Trabzon, Tokat, Yozgat gibi merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır.

2. Aktif Nüfus

Aktif nüfus, çalışan nüfus veya faal nüfus olarak da adlandırılır.

15 - 64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus denilmektedir. Bu nüfusun hepsi bir işte çalışmaktadır. Çalışabilecek yaştaki nüfus içinde, çalışan nüfus oranı ne kadar çoksa, işsizlik oranı o kadar azdır. Genellikle, sanayileşmiş ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerde işsizlik az iken, az gelişmiş ülkelerde işsizlik fazladır.

3. Çalışan nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı

Ekonomik faaliyetler üç büyük gruba ayrılır. Bunlar

  • Tarım (Tarım, hayvancılık, ormancılık, vs.)

  • Sanayi (Endüstri, madencilik, vs.)

  • Hizmet (İnşaat, ticaret, turizm, vs.) sektörleridir.

Az gelişmiş ülkelerde, toplam çalışan nüfusun % 90'a yakını tarımsal nüfus özelliği taşır. Gelişmiş ülkelerde ise tarımsal nüfus % 10 civarındadır. Diğer nüfus, hizmet ve sanayi sektöründe çalışmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerde, sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfus, gelişmiş ülkelere göre daha azdır. Türkiye’de 1927 yılında nüfusun %90'ı tarım, %10'u sanayi ve hizmet sektöründe çalışmıştır.

1950 - 1960 lı yıllarda tarım sektöründeki nüfus azalmaya başlamıştır. Özellikle 1980 li yıllardan sonra, sanayileşme hızının artmasıyla tarım sektöründeki nüfus % 50'nin altına düşmüştür.

Türkiye’de çalışan nüfusun yaş ortalaması düşüktür. Çalışan nüfusun bölgelere göre dağılımı incelendiğinde dengesizlik görülür.

Sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü, Marmara Bölgesi’ndeki Çatalca - Kocaeli ve Güney Marmara bölümlerinde yoğunlaşmıştır. İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gazi Antep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde sanayi nüfusu yoğundur.

4. Nüfusun Eğitim Durumu

6 yaşını bitiren nüfusa, tüm Dünya’da eğitim verilmeye çalışılır. Eğitim okur - yazarlık, ilköğretim, lise ve üniversite olmak üzere sınıflandırılabilir.

1990 yılına göre, Türkiye’deki faal nüfusun % 55'e yakınını ilkokul mezunları, % 7,4'e yakınını okur - yazar, % 5'e yakınını ortaokul ve lise mezunları, % 4'ünü de üniversite mezunları oluşturmaktadır.

5. Nüfusun Kırsal - Kentsel Durumu

Türkiye’de nüfusu 10.000'den az olan yerleşmelere kır nüfusu, fazla olan yerleşmelere de kent nüfusu denilmektedir.

Türkiye’de 1927 - 1950 yılları arasında, kırsal ve kentsel nüfus oranlarında fazla değişiklik olmamıştır. Fakat, 1950'li yıllardan sonra, ülkemizde ulaşım yollarının ve sanayi faaliyetlerinin gelişmeye başlaması bunun yanında kırsal nüfusun artmasıyla birlikte kente doğru bir göç olayı başlamıştır.

Kırsal kesimden kente göç olayı, en fazla, 1980 - 1985 yılları arasında meydana gelmiş ve 1985 li yıllarda kır ve kent nüfusu az çok dengelenmiştir. En son yapılan 1997 yılındaki sayımda kent nüfusu % 65'e ulaşmıştır. Bu sonuç, ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfusun arttığını göstermektedir.
Nüfus Hareketleri (Göçler)

Nüfus Hareketleri (Göçler)

NÜFUS HAREKETLERİ (GÖÇLER)

İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir.

A. İÇ GÖÇLER

Ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç göç denir. İç göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece, bölgelerin ve illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana gelir.

İç göçler, sürekli ve mevsimlik göçler olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Sürekli İç Göçler

Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir. Türkiye’de, Cumhuriyetin başlangıcından günümüze kadar, özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir göç olayı görülmektedir.

İç göçün nedenleri

  • Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı

  • Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karşılamaması

  • Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi

  • Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal işgücünün azalması

  • Kırsal kesimde iş imkanlarının sınırlı olması

  • Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler

  • Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği

  • İklim ve yerşekillerinin olumsuz etkileri

  • Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı iş olanaklarının fazlalığı

  • Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlığı

İç göç, özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde daha fazla olmaktadır.

Yüksek oranda göç alan şehirlerin başlıcaları şunlardır:

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Şanlı Urfa, Antalya, Mersin, Konya, Samsun, Gaziantep, Diyarbakır gibi illerdir. İç göç, ülkemizde özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla olmaktadır

İç göçlerin sonuçları

  • Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür.

  • Yatırımlar dengesiz dağılır.

  • Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir.

  • Düzensiz kentleşme görülür.

  • Sanayi tesisleri kent içinde kalır.

  • Kentlerde konut sıkıntısı çekilir.

  • Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir.

  • Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür.

  • Kentlerde işsiz insanların oranı artar.

İç göçü önlemek için,

  • Tarımda sulama olanaklarını artırmak

  • İntansif tarım metodunu geliştirmek,

  • Besi ve ahır hayvancılığını geliştirmek ve yaygınlaştırmak,

  • Kırsal kesimde eğitim ve sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak,

  • Tarım ve hayvancılığa bağlı sanayi kollarını kırsal alanlara yönlendirmek,

  • Kırsal kesimde küçük sanayi kollarını geliştirmek, vb. gereklidir.

2. Mevsimlik İç Göçler

Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere, tarımın yoğun olarak yapıldığı yerlere, yaz turizminin geliştiği yerlere bir müddet çalışmak üzere göç etmeleri ile gerçekleşir.

Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler içerisinde yer alır. Mevsimlik göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki nüfus miktarlarında önemli değişmeler olmaktadır.

B. DIŞ GÖÇLER

Bir ülkeden diğer bir ülkeye yapılan göçlere dış göç denir.

Dış göçlerin başlıca nedenleri

  • Ekonomik nedenlerle çalışmaya gidilmesi

  • Tabii afetler

  • Savaşlar

  • Etnik nedenler

  • Sınırların değişmesi

  • Uluslararası anlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi

Dış göçlerin sonuçları

  • Göç eden ülkede nüfus artar, göç veren ülkede ise azalır.

  • Ülkeler arasında ekonomik ilişkiler gelişir.

  • Ülkeler arası kültürel ilişkiler gelişir.

Dış göçler ve Türkiye

Ülkemize 1923 - 1989 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak üzere 2,2 milyon göç olmuştur. Bu sayı nüfusumuzun % 5'ini oluşturur.

1950'den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye başlamıştır. Bugün Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD, Avustralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde işçilerimiz bulunmaktadır.

Türkiye’den yurt dışına göç sonucunda;

  • Ülkemize giren işçi dövizi artmıştır.

  • Ülke turizminin gelişmesi sağlanmıştır.

  • Türk ticaretinin yaklaşık % 20 sine kaynak sağlanmıştır.

  • Artan nüfusun işsizlik sorununa kısmen çözüm bulunmuştur.